80-Bir Taşeli Destanı-1
Bir Yamaçta durup izledim seni
Rüyalarda bile gözledim seni
Resimledim seni sözledim seni
Taşelim Taşelim Canım Taşelim
Benim en duygusal yanım Taşelim
Oyuklu Dağ Altıntaşla bakışır
Zirvelere beyaz Karlar yakışır
Her Vadi de Derelerin akışır
Taşelim Taşelim gel dinle beni
Bir yere koysunlar seninle beni
Çağlayanlar Derelerde birleşir
Derelerin göksu olur gürleşir
Çakalların Porsuklarla hırlaşır
Taşelim Taşelim Taşlı Dağlarım
Senden uzak gurbetelde ağlarım
Bensiz öter Taşelinin Serçesi
Boştur sensiz Sarayları Sırçası
Yeryüzü Cenneti bir yurt parçası
Taşelim Taşelim Taşların işli
Vadilerin hep yokuşlu inişli
Silifke Gülnar ve Ermenek Mut'un
Her derde devadır Dağında otun
Simgesi Ormanlar bu bereketin
Taşelim Taşelim Yurtların hası
Yeter insanının bir Merhabası
Katman katman dürülüdür Taşların
Aklara bürünür Güzden Kaşların
Gökyüzüne uzanıyor başların
Taşelim Taşelim bir Cennet Mekan
Ne Sahra çölüdür ne Taklaman
Kül olurum hasretinle yanarım
İşimde düşümde seni anarım
Bir ağaçtan Tekne görsem banarım
Taşelim Taşelim Dünya Cennetim
Ödeyemem sana olan minnetim
Kırlangıcın selam vermez Toylara
Bir uzansak Derelerde Boylara
Kilit vursak Yaz Mevsimi aylara
Taşelim Taşelim dur gitme bensiz
Yaylaya yol olmaz taşsız Kebensiz
Bağlarında ütme olur Ekinler
Vatanseverlerde barınmaz kinler
Ah bir geri gelse o eski günler
Taşelim Taşelim doyulmaz sana
Her ziyaret Sıla sayılmaz sana
Göksuyına nice Gemler vuruldu
Büyük oba en tepene kuruldu
Taşeli Seyyahı, denmez;yoruldu
Taşelim Taşelim yollarındayım
Bekle çok yakında kollarındayım
Mükremin Kızılca
29 Mayıs/2008
79-Çekirgeler Eylül de ötmez mi?
Geçti Temmuz Ağustos
Eylüle kaldı görüşme
Kırlarda ki Çekirgeler
Bekleyin beni
Sizlerle görüşmek için
Aşıp geleceğim Kebeni
Burmalar Çaşırlar çiçek uçurduysa
Kır Yoncaları var daha
Onlarda yayılın onlarda geceleyin
Eylüle ne kaldı geldi aha
Serçelerin yeni Soyuna yem olun
Onlara olun siz de nasip
Haziranda uçan bülüçler
Şimdi yuvaya başlarlar
Ne dersiniz
Onlar sizi yemeden
Siz otları yersiniz
Çekirgelerin binbir sesini dinleyeceğim Eylülde
Çekirgeler Eylülde ötmez mi anne
Çekirgeler Eylülde ötmez mi
Her alem göçe hazırlanırken
Onlar bir yere gitmez mi
Gözlerim Samanyolunu izlerken Mehtabta
Kulaklarım çekirgeleri dinleyecek
Dalmışken böyle bir heyulaya
Müezzin Allahü ekber diye
İnleyecek
Ve ben gene gurbette çekirgelerden
Ayağımı her bastığım Çekme'den sıçrayan onlarcasıyla beraber
Olacağım günün hasretiyle yanarım
Gördünüz mü Çekirgeler
Ey Allahın bilinen bir cündü
Şiirlerimde sizleri anarım
Ben ne saf birisiyim ki bak
Her şeye ne çabuk kanarım
Çekirgeler Eylülde ötmez mi anne
Çekirgeler Eylülde ötmez mi?
Mükremin KIZILCA
250808 KONYA
78-BİR DUMAN BÜRÜMÜŞ
Bir Duman bürümüş Altıntaşımı
Püfür püfür esen Yeller nerede
Elalem keşfetti Altın Taşımı
Bir söz söyleyecek diller nerede
Sarı yaylam dilermisin emanı
Şimdi artık sana yardım zamanı
Bir beyaz toz basmış mavi Semanı
Yeşil Turuncu ve Allar nerede
Ata Toprağını satan satana
Gülüp geçiyorlar sende yatana
Bilemedim bundan kimler utana
Altıntaşı seven kullar nerede
Çıkmaz oldu Kocalar ve Karılar
Ekilmedi Patetesler Darılar
Uçmaz oldu Kelebekler Arılar
Safi Kır Çiçeği Ballar nerede
Kamış gibi Çavdarları biçerdik
Hendeklerden banıp bir su içerdik
Taa Eylül sonunda geri göçerdik
Şen şakrak o nice Yıllar nerede?
Mükremin Kızılca
26-10-2008
Konya
77-SARI YAYLAM!!!
Sarı yaylam n'oldu sana desene
Delik deşik olmuş kırların senin
Matkaplarla taa kalbine inmişler
Artık faş mı oldu sırların senin
Gelmez olmuş avcıların Tazıyla
Aşikların ellerinde Sazıyla
İklimin değişmiş Mermer tozuyla
Yaz Kış kalkmaz idi Karların senin
Tepelerin Ardıç Yamacın Çamlı
Hepten yüzler ekşi kederli GAMLI
Öbek öbek gezilirdi devamlı
Bütün Düdenlerin Yarların senin
Bizler kalmaz isek 'Kalanlar' kalır
Altıntaşın Altınlarını alır
Mandıra gırında Mandıra olur
Adı değiştimi yerlerin senin
Gençlerin okumuş, Yaşlılar bıkmış
Canı istemeden zora ki çıkmış
Parası olanda Bendleri yıkmış
Neden yalnız kodu Erlerin senin?
Mükremin Kızılca
26-10-2008
Konya
76-EY YAYLAM !!!
Neden durgunsun ey Yaylam
Hendeklerin akmazmoldu
Buğdayların Harman da da
Gölüklerin çekmezmoldu
Tarlaların Saban geçmez
Vefasız Halk sana göçmez
İnsan yoksa Kuşta uçmaz
Palazların sekmezmoldu
Obadaşında boş evler
Tarla başında Taş evler
Pişirmez mi? aş, evler
Ocakları yakmazmoldu
Gapıcıktan gelir Çıra
Tembel Toprak, dura dura
Şimdi sana geldi sıra
Yıldırımlar çakmazmoldu
Ondördünde izle Ayı
Hala,Teyze,Emmi,Dayı
Nohut Arpa ve Buğdayı
Gelip gayrı ekmezmoldu?
Mükremin Kızılca
26-10-2008
75-SELAM ALMADI
Gurbetten vardım sılaya
Kuşlar selam almadılar
Sabrettim onca belaya
Başlar selam almadılar
Avcının önünde Tazı
Kısmeti alnında yazı
Atladım Baharı Yazı
Kışlar selam almadılar
Rastladım Kırda Kediye
Bir Ciğer verdim hediye
Kırılmam üçe yediye
Beşler selam almadılar
Serçe babalı analı
Ördekler uçar Sunalı
Üzeri Yosun Kınalı
Taşlar selam almadılar
Günüm Dakikam hesaplı
Harmanlar Samanlı Saplı
Zirvesi Kar ile kaplı
Kaşlar selam almadılar
Buymuş vefa dedikleri
Geçtim geldim Gedikleri
Akbabanın yedikleri
Leşler selam almadılar
Rüyalarım, hayallerim
Ayaklarım ve ellerim
Uyku da bin bir hallerim
Düşler selam almadılar
Üfleyip altını yaktım
Tadına Tuzuna baktım
Yenirken yanında yoktum
Aşlar selam almadılar
Mükremin KIZILCA
26-11-08/KONYA
74-YOLLAR BENİ TANIMADI!!!
İhmal ettim Vatanımı
Yollar beni tanımadı
Kabristanda yatanımı
Öller beni tanımadı
Uzun Yıllar tırmandığım
Bu kesin tanır sandığım
Her defasın da andığım
Beller beni tanımadı
Kartallar kovdum içinde
Keklikler verdı öcünde
Bir defa vardım gecinde
Çallar beni tanımadı
İneklerimi sağdığım
Yamaçlarına ağdığım
Bir Bucağında doğduğum
Tollar beni tanımadı
Beş Sene her Dersin sonu
Çaldım ve dinledim onu
Şimdi bana geldi konu
Ziller beni tanımadı
N'oldu gürledin estinde
Sende kaybettin bestinde
Onüç yıl yattım üstünde
Çullar beni tanımadı
Bizzat ağacını diktim
Odunu Ocakta yaktım
Kovayla dışarı döktüm
Küller beni tanımadı
Yağmur yağdı Gök çatladı
Gökün Damarı patladı
Üstümden on kez atladı
Seller beni tanımadı
Gördüm geldiği ocağı
Binlerce giren Böceği
Polenle dolu Bacağı
Ballar beni tanımadı
Yakacağım Ot kurusu
İçeceğim Dut Kurusu
Yediğimiz But kurusu
Çöller beni tanımadı
İpliğini İğle büktüm
Bizzat Ellerimle diktim
Akşam çektim Sabah çektim
Tüller beni tanımadı
Iltar yaptım Sapanıma
Bağladım hep Sağ yanıma
Şimdi dokundu Kanıma
Kıllar beni tanımadı
En neşeli Çağlarında
Bozum yaptım Bağplarında
Tapırdadım Dağlarında
İller beni tanımadı
Oynayıp güldüm Onunda
Havlusunda Balkonunda
Harcadı bizi sonunda
Yıllar beni tanımadı
Şimdi yukarlarda başı
Dikeniyle tenin kaşı
İtburnudan yaptım Aşı
Güller beni tanımadı
Mükremin KIZILCA
26-11-08/KONYA
73-GİLENDİ HANI
Gilendi Hanından çıktım Yelliye
Gocasu da ırast geldim Güllüye
Bir laf attım ulaşmadı Zilliye
Oturup orada kalasım geldi
Taa Mutlardan Kösereli Yörüğü
Kamışlıda yetiştirmiş Eriği
Omuzunda Darabulus Sarığı
Aynısından bende alasıım geldi
Tolbunar Suyundan sulanır Tosun
Kabalak Taşında Kınalı Yosun
Tanıdım nazlı yar işte sen osun
İşte şimdi burda gülesim geldi
Bozeşşek üstünde gittim bayağı
Alışmışta Gıra çeker Ayağı
Hacasan Gırında Nohut Goyağı
Oturup El ile yolasım geldi
72-Bir Haber Ver Haloğlu
Bir haber ver Memleketten Haloğlu
Benden sonra Köye gelenler var mı?
Nasıl yatakta ki Piri faniler
Eceli gelipte ölenler var mı?
Akraba ve eş dost hangi hallerde
Adımızı anan yoktur dillerde
Sılayı unuttuk uzak illerde
Garibin halini bilenler var mı?
Domuzlarmı bastı Bahçeyi Bağı
İstila etmişler Ormanı Dağı
Olsa da bir süğrü akıtsa Ağı
Arslan kesilecek Yılanlar var mı?
Bir Ot vardı; Burma derler yukarda
Çaşırlar olurdu Kaya da Yar da
Her şeyi bırakıp acı Bahar da
Koşarak şimdi de yolanlar var mı?
Kayalar oyulmuş hep Yalak Yalak
Kuşakpınar, Suluceser Kabalak
Bilipte ilmini gidip yol yolak
Yatan Defineyi bulanlar Var mı?
Başın alıp Dağ başına çıkana
Kör Duman altında Geven yakana
Bir Değnek ucuna Azık takana
Vay deli Vay deyip gülenler var mı?
Pek az olur Üssüzlerin Suları
Yazın çok serindir o Kuytuları
Öğlen vakti bölüpte uykuları
Teyemmümle Namaz kılanlar var mı?
Mükremin KIZILCA
15-01-2009
71-Yerbağlarım elden çıktı nerede?
Kazası olur mu geçen zamanın
Kerpice yön verir sarı samanın
Hakkını ver gülen nurlu simanın
ÖnümÜzde gelen yıllarda gülsün
Yerbağlarım elden çıktı nerede?
Sınır indi geldi durdu Dere de
Haydi kıpraş düşün gel bir kere de
Kıvrım kıvrım giden Yollar da gülsün
Benim Yaylam yaylaların kıralı
Yolum yoktur köyüme çok aralı
Yıllar geçti o na en son varalı
Haydi varda bir Sümbüller de gülsün
Dede'nin Kazmayla söktüğü yeri
Sen nasıl verirsin orayı geri
Bilirsin ne çekti yıllardan beri
Sen gülde o zaman Güller de gülsün
Yerbağlara noldu Yayla nerede
Doğru sözler bin'e de bir bir'e de
Göksu artık Gök akmıyor Dere de
Gel kendine Oy kullan bir kere de
Mükremin KIZILCA
19-02-2009/kONYA
70-Bahar Geldi
Değneğim Önümde Setre
Yağmur yağar Katre Katre
Dağ da Taş ta Metre Metre
Kar Olsa da Bahar geldi
Kır Serçeleri göründü
Yılan Toprakta süründü
Sığırcık günle gerindi
Har olsa da Bahar geldi
Çıktım Dağa oldum Deli
Koklanır mı? elin Gülü
Ilgıt ılgıt Seher yeli
Kor olsa da Bahar geldi
Allah'tan dileriz aman
Hayatın şartları yaman
Vakitler kıymetli, Zaman;
Dar olsa da Bahar geldi
Cemreler Hava da Su da
Böcekler daha uyku da
Gününü şaşırmaz Hüda
Er olsa da Bahar geldi
Kardelenler çıktı yüze
Kar Suları indi Düze
Veda edeceğiz Güze
Zor olsa da Bahar geldi
Mükremin KIZILCA
25-02-2009/SIZMA
69-Heyy Yaylalar Yaylalar
Kan ekende Can bitiren Toprağın
Yeşilin her tonu dolu Yaprağın
Bir Su içte Bayram etsin Böbreğin
Beyaz Yorganını kaldırda görem
Dünyanın en güzel yeridir Yörem
Sel oldu içimde susuz Kırların
Arşivlerde gördüm senin sırların
Üstümde Dam gibi eğik Yarların
Biibiriyle yarış eden Yaylalar
Beni Karış karış eden Yaylalar
Anlatında dinleyelim sizleri
Dedem ekmiş Koyakları Düzleri
Tapusu Üstünde Kazma izleri
Hasreti bağrımda tütsü YAYLALAR
Kabalaktan Aybelene Yaylalar
Dize kadar Çayırını biçtiğim
Güze kadar soğuk suyun içtiğim
Yüze kadar yaz ayları göçtüğüm
Altıntaştan Kavaklıya Yaylalar
Bendbaşiından Saparcaya Yaylalar
Beğbunarı, Tolbunarda yürüdüm
Altıntaşta Pabucumu sürüdüm
Duman oldum üssüzleri bürüdüm
Kuşakpınarda başlayan Yaylalar
Ta Balkusanda kışlayan Yaylalar
Kayabunar Sorgun ve Yarıkbunar
Saparca üşbunar ve Kuşakbunar
Şimdi zordalarsa bizleri sınar
Dedeliden Deveciye Yaylalar
Yellibelden Tekeçatı Yaylalar
Mükremin Kızılca
29 Mart 2009
68-BALKUSAN DERESİ
Kapıdarısında başlar maceram
Dedeli boğazı yutar Bendimi
Orada yaşarım derin bir dıram
Aşılıkta yakalarım kendimi
Yılan gibi süzülürüm yurdumda
İnce ince Kum koyarım ardımda
Balıkların sohbetini gördümde
Şükür bir eser kalmadı derdimde
Deveciyi İliyurdu bölerim
Bu Yaylaya gelmeyene gülerim
Çeri çöpü süpürürüm silerim
Çiçekleri Çayırlara belerim
Kapıcık ve Yörük Bükü dar olur
Bahar günü suyu veren Kar olur
Yaz ayları Pınar bana yar olur
Güz ayları fazlasıyla zor olur
Aykadın Deresi bana katılır
Yemyeşil çimende güzel yatılır
Tekeçatında bir Baraj yapılır
Elektirik üretilir satılır
Mükremin Kızılca
29 mart 2009
67-Aldere Fena Coştu
Dağerikler açtı gene Nisan da
Aldereler fena coştu duydun mu?
Bir kıpırtı koptu bütün insanda
Suuçtuğundan Su uçtu duydun mu?
Kürekleri Kazmaları attılar
Seyretmek için orada yattılar
Hayata olumlu neşe kattılar
Yöre Halkı ora koştu duydun mu?
Değirmen Bendinin Suyu patlamış
Debisini üçe beşe katlamış
Ta oradan Aşşivzide atlamış
Daha düne kadar boştu duydun mu?
Çoluk Çocuk Gız Gısırak seğirtti
Ala tana anasını beğirtti
Zeyneb teyze arıkları sıyırttı
Göksu'yun feleği şaştı duydun mu?
Mükremin Kızılca
05/04/09
Taşpınar
66-Karoğlak Taşı
Karoğlak Taşından Atmaca uçar
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Uçar da hıncından intikam saçar
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Söğütlü etrafı sivri Kayalar
Mor Menevşe Yakasını boyalar
Çinçin Taşı belki onu oyalar
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Kavaklının başı eksik omaz Kar
Tolbunardan uzun Dereler akar
Yüksek eğriğe sor Tepeden bakar
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Kuşakpınarında çifte Söğütler
İlahi kaynaktan gelir öğütler
Elleri Çiğdemli gelen Yiğitler
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Kızılinde Gün var, daha gündüz mü?
Yarimi saklayan yoksa Andız mı?
Bir Canlı kıpırdar Kurt mu Kunduz Mu?
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Altıntaş Zille ve Kapıdarısı
Çiçek çiçek gezen Dağın Arısı
Dedeli, Saparca sonra gerisi
Görmüşmola Kömür gözlü yarimi
Mükremin Kızılca
05/04/09
Taşpınar
65-BAHAR VE YAZ
Allaha ederiz niyaz
Vedalaştı Tipi Ayaz
İşte geldi Bahar ve Yaz
Çimene çökme zamanı
Sümbülleri türül türül
Pınarları gürül gürül
Bu sefer gel sende görül
Yaylaya çıkma zamanı
Varsın Taş olsun altımız
Bize GüL olur Çaltımız
Gelsin Görümce Eltimiz
Tarhana sıkma zamanı
Oğlanlar Kızlar karışık
Hep birbiriyle barışık
Ayakları da alışık
Tam Çizgi sekme zamanı
Bereketli olsun senen
Bire yetmiş versin denen
Haydi Tarla oldu gönen
Çifti koş, ekme zamanı
Çevir Köyüne Dümeni
Bozma Kelifi, Kümeni
Buğday, Burma ve Samanı
Ambara çekme zamanı
Mükremin KIZILCA
09-04-09
64-Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?/1
Kayboldu Çıkrığım Yitti Bekere
Hepten mağlup olduk dönen Tekere
Pekmez teslim oldu beyaz Şekere
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Tezgah ta dokunmaz artık urbalar
Çay'a yenik düştü sıcak Çorbalar
Eşşeğin Boynundan indi Torbalar
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
İddia edince girerdik bese
Ses verirdik Dağ da Taş ta her sese
Dikerdik Keçinin Göğsüne Kese
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Direziler gerilirdi Mekiğe
Tereyağı tat verirdi Kekiğe
Kimse bakmaz oldu şimdi söküğe
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Daha otuzu olmadan ay doldu
Bardaklara Su yerine Çay doldu
Dirgen, Yaba Envantere kaydoldu
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Palamutlar bitmez oldu Meşe de
Karasaban Müzelerde Köşe de
Onda ki keyif yok Beğ de Paşa da
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Kimselerin yürekleri sızlamaz
Öğendire Öküzleri bizlemez
Sürükkü çalısı artık izlemez
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Çocuklara, Topaç, desen Top anlar
El örgüsü Sapan desen Sap anlar
Hopuç ol sırtıma, desen Hap anlar
Zaman mı Değişti biz mi Değiştik?
Mükremin KZILCA
10-04-09/KONYA
63-BİR YEL ESER
Bir yel eser yükseklerden
Ilgıt ılgıt değil
Neden bilmem Adıgüzel
Zirvelerde kavgalar,
Niçin kıt değil
Yiyim ehli Giyim ehli
Anladık içim ehli
Neden Başlar,seçim ehli de
Geçim ehli değil
62-ARDIÇ KÜTÜĞÜ
Binlerce karıncaya yuvadır ardıç kütüğü
Üstündeki kurda kuşa ovadır ardıç kütüğü
Öyle sakin ve sessiz durduğuna bakma sen
Yüzyılların şahidi doğadır ardıç kütüğü
61-YALZIN ALIÇ
Bu kış gene yaylalar da üşüdü yalnız alıç
Saksağanın yuvasına doldu buzlar ve karlar
Bundan onbeş yıl önce beş idi yalnız alıç
Buzdan kılıçlar ile n'oldu?mağaralar yarlar?
|