100-YER KALMADI
Çalış didin koca ömür
Akıtacak ter kalmadı.
Gözler olmuş sönmüş kömür
İçlerinde fer kalmadı.
Çektik ahları vah’ları
İttik atları şahları
İşledik tüm günahları
Yapılacak şer kalmadı.
Yitirdik dostu ahbabı
Kırk yıl görmedim mehtabı
Doldurduk boşalttık kabı
Toplanacak cer kalmadı.
Yıkıldı kayalar taşlar
Görünce eğildi başlar
Bin bir mimikte kaşlar
Yaslanacak er kalmadı.
Hayat oldukça zoraldı
Duygular sustu köreldi
Dünya sıkıştı, daraldı
Oturacak yer kalmadı.
Mükremin KIZILCA
06-05-2011
99-BİLEMEZSİN BU YURDU
Gördün mü sen iki büklüm monayı
Tohumluğa ayırdın mı? Manayı
Çördüklerin üstüne tarhanayı
Sermediysen bilemezsin bu yurdu.
Yan yanadır kara inler ak inler
Yıllardır susarlar sakin sakinler
Bol çakıllı koyaklarda ekinler
Dermediysen bilemezsin bu yurdu.
Bilmezdik iğneyi yutmazdık hapı
Evimiz taşlardan, kıl çuldan kapı
Harmanın üstünde düğenle sapı
Sürmediysen bilemezsin bu yurdu.
Töremizde ölmez ana ve yarı
İp ile çekerdik kıştan baharı
Ağaçtan kürekle damlardan karı
Kür’mediysen bilemezsin bu yurdu.
Tanımaz olmuşlar kardeş kardeşi
Kuzgun bile beğenmiyor her leşi
Üç öğün yemekte kuru ham keşi
Dürmediysen bilemezsin bu yurdu.
Topladın mı kütüklerden odunu
Aldın mı hiç Böğürtlenin tadını
Kuyu bucağında ılkı südünü
Sağmadıysan bilemezsin bu yurdu.
İleri giderken düşün gerini
Unutma haddini öğren yerini
Elindeki ik’ekmekten birini
Vermediysen bilemezsin bu yurdu.
Öğren belde, ilçe, köy ve ilini
Gıybetlerden uzaklaştır dilini
Eğiçmeşle depme şalvar kılını
Örmediysen bilemezsin bu yurdu.
Tanıdın mı tapırı ve kepiri
Her nisanda aldereler köpürü
Yapraklı çukuru, kızılçukuru
Görmediysen bilemezsin bu yurdu.
Mükremin KIZILCA
20.09.011 KONYA
98-100 M Sonra Hayat
1900 Metredesin
100 M Sonra Hayat
Bir kayanın başındasın
Aşağısı uçurum
O kaya bel kayası, Sel kayası
Akbabalara Kartallara mekan
Damı düşük bir indesin
Kenarlarda İnsan kemikleri
Bırakmış Eti, Bizans, Rum
Aşağıda bir Cennet bahçesi
Altından ırmaklar akan
Her bahar tazelenir mayası
1900 Metredesin
100 M Sonra Hayat
Karşılar rüzgar ve kuş sesi
Bun ıssız zirveler İnsan görünce
Serçeler Culalar ayağa kalkar
Kelebekler yırtar kozalarını
Duyulur tüm canlılarda
Bir alkış sesi
Atmacalar hareketsiz durur
Secdeye kapanır Semada
Bütün canlılar nesil tazeler
Altıncı ayda
Ses verir Çukdelik Kuşu
Çığlık atar Gökçebiçen
Seker Keklikler sayda
Serçelerde hafiflik,
Güvercinlerde huşu
1900 Metredesin
100 M Sonra Hayat
Sesi var kendi yok Ankanın
Kaya serçeleri kır serçeleryile
Hatta Yılanlarla Kanka
Her adım attıkça yüz canlı kaçar
Tümü şerrinden insanın
Çekirgeler serçeleri
Serçeler Atmacayı bekler
Burada taşlar bile çiçek açar
Tüm kuşlar kaklıklarda su ararken
Çiçeklerden sulanır Arılar, Kelebekler
Haziranda başlar baharı
Ağustosta biter yazı
Tüm bitkıiler boy verir
Kekik, Çaşır, Çay ve Yavşan
Belliki bir av peşinde Tazı
Yamaçta kaçıyor Tavşan
Atmacalarla savaşta Doğan
Sarı, Sürmeli çiğdemlerin başı dik
Sümbül ve Lalelerin boynu bükük
Yarın biri olur özenek
Biriyse acı Soğan
1900 Metredeyim
100 M Sonra Hayat
Burdan Cihanı izlerim
Her zihayatı gördükçe
Nemlenir gözlerim
100 M Sonra Hayat
Direnir,sızlar Dizlerim
Ne kadar dayatırsan dayat
100 M Sonra Hayat
Mükremin Kızılca
18-Mayıs 2010
97-Hoş Yaylamız Taşeli
Aramızda sular akar derinden,
Eş yaylamız Taşeli’dir bildin mi?
Gurbet eller bizi yakar derinden,
Baş yaylamız Taşeli'dir bildin mi?
Yunt dağından Gazipaşa görülür,
Vadiler hep dikliğine yarılır,
Yazın mallar yaylalara sürülür,
Taş yaylamız Taşeli'dir bildin mi?
Silifke, Ermenek, Gülnar bir de Mut,
Bu eşsiz Cennette biter mi umut?
Kıble kayasından geliyor komut,
Kaş yaylamız Taşeli'dir bildin mi?
Sürülerin çayırlarda yayılır,
Havasına ve suyuna bayılır,
Taşeli dünyada tekten sayılır,
Yaş yaylamız Taşeli'dir bildin mi?
Başyayla’dan Başdere’den geçte gör,
Sarıkız suyundan bir su içte gör,
Hıdrellezde yaylalara göçte gör,
Hoş yaylamız Taşelidir bildin mi?
Bahçede insanım elde çapası,
Çağlar Göksu, Toroslar’ın küpesi,
Sorkun, Bardat, Barcın, Mihrap tepesi,
Beş yaylamız Taşeli2dir bildin mi?
Dedeli, Balkusan ve Tekeçatı,
Altıntaş, Oyuklu üstünde çatı,
Al nevaleyi ve mahmuzla atı,
Koş, yaylamız Taşeli’dir bildin mi?
Mahi Kızılca
S.Ü.Teknoloji Fakültesi
Konya
96-Kazancı'm
Toroslar’ın bir nadide beldesi,
Yaslanır yamaca ilim Kazancı'm
Düşer üzerine dağın gölgesi
Yüreğim, ciğerim, gülüm Kazancı'm
Toroslar’ın Ermenek’ten güneyi,
Yetiştirir her mahsulden deneyi,
Bilemezsin nasıl geçti? Seneyi,
Anlatmaya yetmez dilim Kazancı'm
Sekiz mahallenin hepsi ulalı,
İki dağın arasında beleli,
Yaylalarda kısrakları yeleli,
Senden ayıramaz ölüm Kazancı'm.
Şelaleler akar yüksek yarlardan,
Saf suların erir gelir karlardan,
Halkı temiz, saf ve uzak şerlerden,
Sende geçti nice yılım Kazancı'm.
Derelerin çağıl çağıl akışır,
Zirvelerin birbirine bakışır,
Pak alınlar temiz kalbe yakışır,
Vadilerin bölüm bölüm Kazancı'm.
Hasretinle yanar içim ve dışım,
Farksız oldu bunca yazım ve kışım,
Beni bekler dallarda minik kuşum,
Geleceğim sağ ve salim Kazancı'm.
Burnumda tütüyor dikenli çalım,
Gurbet elde hayra yorulur falım,
İsterim ki sana ulaşsın sal’ım,
Dayanılmaz oldu halim Kazancı'm.
Emine Kızılca
İbrahim Yapıc i.ö.o.
Selçuklu/Konya
95-Hersemi İstiyorum
Hersemi İstiyorum
Sapsarı tereyağlı hersem
Üzeri etli, Soğanlı Yahni
Doyarım, hakkıyla yersem
Arıyorum, inanın o günleri
Neredeler gösterin, hani?
Hersemi İstiyorum
İnsanlar şen şakrak capcanlı
Çökmüşler çayıra bahçeye Dama
Çocuklar, Gençler, herkes heyecanlı
Halkım sade temiz, her dizinde bir yama
Kalburlarda sulanmış yufkalar
Kapan siniyi biller on kişiyi etrafına
Yerler damlarda Yuvaklarla yan yana
Hersemi İstiyorum
Bulut var havada
Yemekler hazır, yağmur çiselerken
Ağdada, Kazanda, Tavada
Cemaat Camiden gelecek, Kadınlar gelir erken
Aşçının etrafı eli helkeli dullar
Hayatlarda damlarda seyreder kızlar
Biri var ki ta geride eli sitilli
Görenlerin yüreği sızlar
Hersemi İstiyorum yapışıp bir sini ucundan
Kaşıksız, bir belik ekmekle aldığı eti
Kapmak istiyorum avucundan
İstemem masa, sandalye, tabure
Varsın batsın üzerim oturacağım yere
Herkes en yeniyi giymiş, hazırdır alay
Bizde sadece def var çekilmez halay
Kimine almış kocası, kimine inisinden
Kimide hiç bulamaz erir günüsünden
Siniler sıyrılır bayraktar Heyzirala Alahey çekmeden
Kalan ekmekler, herse ve yahni
Diremi atılmadan değerlenir
Bayraktar ayakta, bayrak ayakta
Ortalık bir nara ile şenlenir.
Heyzirala Alahey, Heyzirala Alahey
Bayraktar ayakta, Bayrak ayakta
Herseyi bitirip selam dur, kalk ta
Hersemi istiyorum
Varsın onu da ilkel yapayım
Alanda yufkayla kaşıksız
Gelenek böyle N’apayım
Mükremin Kızılca
09–03-10 Konya
94-Batırma Destanı
Çemler Ayşe Teyze allı Fistanı
Doğrar Domatesi taze Bostanı
Batırmaya yazmış Şair Destanı
Gelir Tere, Rezenenin demeti
Serer önce bir kocaman Somatı
Kimse ona hayır, demek istemez
Bulunursa başka Yemek istemez
Hatta bir de, yanda Ekmek istemez
Batırmadır yemeklerin Kıralı
Yanında her türlü yeşil sıralı
Parmağında On marifet gelinler
Batırmayı duyduğunda belinler
Gözden düşer bin bir renkli Sülünler
Batırmadır hayallerin neşesi
Tatlı tatlı sarar tüm endişesi
Türül türül kokar Fürek Fesleğen
Toplanır Aile, Birader, Yeğen
Dolar Batırmayla koca bir Leğen
Lahana haşlanır Soğan küllenir
Tüm Kaşıklar üzerine çullanır
Ceviz, Küncü, Kendir kenarda bekler
İrmiğin içine ekleyecekler
Artanı da sarıp saklayacaklar
Batırmanın dostu, Marul, Maydanoz
Kuru Domates ve Biber de var toz
Izgaradan hoş, kokusu bilene
En iyi ikramdır eve gelene
Miyanesinden konur geç kalana
Farkı çoktur Çiğ köfteye Kısıra
Yapılır Yaz günü hep sıra sıra
Bulgura Şahlığı veren aşımız
Mutfaklarda en önemli işimiz
Bayram eder Damağımız Dişimiz
Batırmayı ye de alma ahını
Defalarca doldur boşalt Sahını
Sıcak İnsanların soğuk yemeği
Üç beş kadın sarf ederler emeği
Haşlanır yanına Kelem omağı
Batırmadır bizim ünlü aşımız
Şişmez Mide ve ağrımaz başımız
Kadın bilir Mutfakta ki yasayı
Alır tenden kederi ve tasayı
Masrafsızdır, sarsmaz asla Kasayı
Her şeyiyle yerli yapım Batırma
Açık sana Mide kapım Batırma
Mükremin KIZILCA
11–02–10-/ALTINEKİN
93-Bundan iyiydi
Kırk yıl önce Altıntaşa Katırla
Yüklerdim çıkardım bundan iyiydi
Unutma sen o günleri hatırla
Sanma ki bıkardım Bundan iyiydi
İzvit kebeninden uzun bir yolla
Katırın var ise eşşeği solla
Üstümde bir mitil altımda çulla
Zıbarır yatardım Bundan iyiydi
Atla amazgahı geç Topaktaşı
Gün kaşa çavmadan gör Altıntaşı
Üç günlük eğsiyle sabah ataşı
Üflerdim yakardım Bundan iyiydi
Boncukçayırına uğramaz yolum
Sağanlar uçuşur hep sağım solum
Sert eser rüzgarım kırıcı Dolum
Seyreder bakardım Bundan iyiydi
Kırardık Taşları işlerdik geni
Kara kışta çıkarırdık Geveni
İki öküz ile çatal Düveni
Peşinden akardım Bundan iyiydi
Uğramam Baloya bilmem Baleyi
Zicci'yi tırman da seyret kaleyi
Parfüm yerine kırmızı alleyi
Eğilir kokardım Bundan iyiydi
Yayla yemekleri bozmaz midemi
Hatırlardım nenemi ve dedemi
Gölcüğe çıkınca sarı çiğdemi
Yakama takardım Bundan iyiydi
Mükremin KIZILCA
31-07-09
92-VARMISIN?
Gel seninle bir anlaşma yapalım
Bayram yeri olsun yukarı salım
Mehtabı izlerken Ülkere çalım
Atarak üssüzde gezmeye varmın?
Gündüz boyu alaserçe önelim
Palazların ardı sıra sünelim
Akşamleyin keliflere dönelim
Yatarak üssüzde gezmeye varmın?
Ardıçların pürü kokar elimde
Karamıklar solar öbür gelimde
Armudunun burukluğu dilimde
Tadarak üssüzde gezmeye varmın?
Sığırlarla komşu olur odalar
On günde Düğenle çıkar nodalar
Kekiğin yanında geçmez sodalar
Satarak üssüzde gezmeye varmın?
Kuşakpınarlardan sular çekelim
Koyaklara nohut arpa ekelim
Güz gelince özenekler sökelim
Takarak üssüzde gezmeye varmın?
Mükremin KIZILCA
31-10-2009
merdivenli
91-Bir Nazenin Gördüm
Bir Nazenin Gördüm Dağın başında
Hafif bir al çekmiş çilin üstüne
Belli ki 18 20 yaşında
Çömelip oturmuş çulun üstüne
Yemek pişer tıkır tıkır Küre de
İner ordan gerektiği süre de
Odun ateşinde çay var sırada
Çaydanlığı koymuş külün üstüne
O yüce ırabbım her şeye kadir
Türül türül kokar her yerde sadır
Özenle dokunmuş bir kara Çadır
Varmıdır Oba da kılın üstüne
Dere kenarında urbasın yıkar
İpince eliyle suyunu sıkar
İki dal arası bir yere takar
Sonra serer bir bir Çalın üstüne
Sırma saçlar inivermiş döşüne
Haydi yolcu! tekesan dur işine
Heyulayı bulaştırma düşüne
Hiç gül koklanır mı gülün üstüne
Al fistan üstünde durur yeleği
Saflığı andırır sanki meleği
Bir beyaz gelinlik giymek dileği
Bir de boncuk dizmiş pulun üstüne
Görülür pınar da her dem varınca
Her yaz uğrar Üçpınara, Sarınca
Öyle beli var ki, sanki Karınca
Bir de Kuşak sarmış belin üstüne
Mükremin KIZILCA
23/09/09- Altıntaş
90-Bir Taşeli Mektubu
Gittim mi Taşeline bir hoş olurum
Orada huzur bulur huzur solurum
Sanki cennetin Dünya da kurulmuşu
Vardım mı sen hariç her şeyden geçerim
Serçeler gibi suyu banar içerim
Bağları ve Dağları emprimeler gibi renk
Akan suları sanki gözünün yaşı
Mavileri var ki gök mavisine denk
İnan ki burası ruhun arkadaşı
Ah sevgilim ben buralarda, bir bilsen;
Daldan dala ve taştan taşa atlarım
Özlediysen göz yaşlarını bir sil, sen
Uçar gelirim hemen, var kanatlarım.
Dereler akar sağımdan ve solumdan
Ah meleğim olsanda tutsan kolumdan
Çık hayalimden, alıkoyma yolumdan
Yazı da hoş kışı da hoş Taşelinin
Onda edası var, bir nazlı gelinin
Mola veririm Tepeye çıktığımda
Açarım çıkıyı her acıktığımda
Adımım hızlanır zirveyii aşınca
Bir şiir yazarım ilhamım coşunca
Mükremin KIZILCA
08-11-09/Konya
89-BULGURCA
Orta kalın irmik orta yağlı et
Güneyyurdun has yemeği bulgurca
Hele bir kızarsın görürsün sabret
Başyaylanın has yemeği Bulgurca
Tam yakışır arka budun kıyması
Ağzımızı sulandırır duyması
Kim kaç tane yiyor tek tek sayması
Taşelinin has yemeği Bulgurca
Üfle eğsileri yaş aksın gözde
Bulgurca asılım pişmeli közde
Ve ya sacın üzerine bir dizde
Ermeneğin has yemeği Bulgurca
Et Topanda keser ile kıyılır
Feslikanla Biber iyce dövülür
Ortalama beş altıyla doyulur
Navağının has yemeği Bulgurca
Bulgurcadır Köftelerin kıralı
Cızır cızır ocaklarda sıralı
Buralı olmayan ona aralı
Başderenin has yemeği Bulgurca
Mükremin KIZILCA
30-10-09
Ağsaklı
88-Bundan iyiydi
Kırk yıl önce Altıntaşa Katırla
Yüklerdim çıkardım bundan iyiydi
Unutma sen o günleri hatırla
Sanma ki bıkardım Bundan iyiydi
İzvit kebeninden uzun bir yolla
Katırın var ise eşşeği solla
Üstümde bir mitil altımda çulla
Zıbarır yatardım Bundan iyiydi
Atla amazgahı geç Topaktaşı
Gün kaşa çavmadan gör Altıntaşı
Üç günlük eğsiyle sabah ataşı
Üflerdim yakardım Bundan iyiydi
Boncukçayırına uğramaz yolum
Sağanlar uçuşur hep sağım solum
Sert eser rüzgarım kırıcı Dolum
Seyreder bakardım Bundan iyiydi
Kırardık Taşları işlerdik geni
Kara kışta çıkarırdık Geveni
İki öküz ile çatal Düveni
Peşinden akardım Bundan iyiydi
Uğramam Baloya bilmem Baleyi
Zicciyi tırmanda seyret kaleyi
Parfüm yerine kırmızı alleyi
Eğilir kokardım Bundan iyiydi
Yayla yemekleri bozmaz midemi
Hatırlardım nenemi ve dedemi
Gölcüğe çıkınca sarı çiğdemi
Yakama takardım Bundan iyiydi
Mükremin KIZILCA
31-07-09
87-ADIM GARGARA /GÜNEYYURT
Üstüm Dere altım Irmaklar çağlar
Çevirmiş dört yanım hep sıra dağlar
Geldi geçti benden ağalar, Beğler
Elma, Kömür, Vişne, Zeytin hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Mavi gökler Göksu ile yarışır
Kedi ile Fare bile barışır
Dostluk olsa Kuzu Kurda karışır
Çavdar Mercimek ve Kendir hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Serper batım Bileği de doğumdur
Kuzeyimde Kuşakpınar dağımdır
Torosların eteği Yerbağımdır.
İncir, Darı ve Domates hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Bakan görür bir Botanik bahçesi
Lisanıda tam istanbul lehçesi
5000 yılı bıluyor tarihçesi
Armut, Üzüm, Maş, Bakliyat hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Anıt Çınarlarla dolu Parkların
Hep ileri döner durur çarkların
Tam 8 ay suyla dolar arkların
Buğday, Arpa, Nohut, Küncü hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Kanlı burun ile Kıble kayası
Asalettir insanımın mayası
Yeşilin bin tonu doğal boyası
Kara, Ahu, Mor ve Akdut hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Sadı, Cinne Gudal arası fidan
Göğüzüm, Yılannı ve Deveyudan
Hele bahar gelsin geçilmez sudan
Badem, Ayva ve Şeftali hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Ardıç, Katran, Ladin, Çamlar sıralı
Kışın olmayanlar yazın buralı
Ecdadımız bu beldeyi kuralı
Ceviz, Kaysı, Darı, Pekmaz hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Kınalı Kekliğim endamla seker
Çekirgeler avlar hep teker teker
Ar yüzlü gelinler Eğişmeç büker
Harar, Çuval, Kilim Çuldur hasadım
Bil ki Gargara ve Güneyyurt adım
Mükremin KIZILCA
29/09/09-Konya
86-İŞTE YAYLAM; ALTINTAŞ
İşte yaylam benim işte Altıntaş
Çorbamızda burda çaym da burda
Yetişmiş Kuzenler gelmiş onca baş
Teyzem eniştem ve Dayım da burda
Çoluk çocuk dost akraba burada
Her yıl gelir şenlik kurar burada
Kapanır acılar biter yara da
Güneş bizle geldi Ayım burda
Çayırlar görecek insan ayağı
Görüyoruz kalabalık bayağı
Gelemeyelere vurun dayağı
Şakaydı, bayanlar, bayım da burda
Tavuklar Horozlar gıdaklasınlar
Küsler birbrini kucaklaınlar
Şu sese bak sanki kocadaş çınlar
Atım Kısrağm ve Tayım da burda
Burda Tepem Koyağım ve Toprağm
Burda yaz kış farımayan yaprağım
Burda her dem bayram eder Böbreğim
Taşım Kayalarım Sayım da burda
85-Bir Nazenin Gördüm
Bir Nazenin Gördüm Dağın başında
Hafif bir al çekmiş çilin üstüne
Belli ki 18 20 yaşında
Çömelip oturmuş çulun üstüne
Yemek pişer tıkır tıkır Küre de
İner ordan gerektiği süre de
Odun ateşinde çay var sırada
Çaydanlığı koymuş külün üstüne
O yüce ırabbım her şeye kadir
Türül türül kokar her yerde sadır
Özenle dokunmuş bir kara Çadır
Varmıdır Oba da kılın üstüne
Dere kenarında urbasın yıkar
İpince eliyle suyunu sıkar
İki dal arası bir yere takar
Sonra serer bir bir Çalın üstüne
Sırma saçlar inivermiş döşüne
Haydi yolcu! tekesan dur işine
Heyulayı bulaştırma düşüne
Hiç gül koklanır mı gülün üstüne
Al fistan üstünde durur yeleği
Saflığı andırır sanki meleği
Bir beyaz gelinlik giymek dileği
Bir de boncuk dizmiş pulun üstüne
Görülür pınar da her dem varınca
Her yaz uğrar Üçpınara, Sarınca
Öyle beli var ki, sanki Karınca
Bir de Kuşak sarmış belin üstüne
Mükremin KIZILCA
23/09/09- Altıntaş
84-Fadimem!
Gene güzmü geldi elin köyünde
Söyle sensiz yaşanır mı Fadimem
En güzel yemekler olsa de önde
Sevgilisiz aşanır mı Fadimem
Yeşil Nohutlar yenir mi ütmeden
Doyar mı sığırlar kır da gütmeden
Dağın yamacında Keklik ötmeden
Avcı silah kuşanır mı Fadimem
Bu gün görmediğin yarın görünmez
Dağlar delinmeden Şirin görünmez
Kalbden sevmedikçe yarin görünmez
Yarsiz Döşek döşenir mi Fadimem
Sevenin gözünde elli yüz olur
Sıcağıyla karakışlar güz olur
Dere tepe zirve yamaç düz olur
Aşıklar hiç üşenir mi Fadimem
Mükremin KIZILCA
10-8-2009
83- Kayabunar
Ağustosta ellerini dondurur
Yandan geçsen ateşini söndürür
İhtişamı Değirmeni döndürür
Suları buz gibi Kayabunarın
Efil efil yeller eser tepeden
Çebiçleri yayılamaz küpeden
Bir şey sordum, anlamadım; Pepeden
Baharı Güz gibi Kayabunarın
Mükremin KIZILCA
7 MAYIS/2009
iHSANİYE/YELLİBEL
82-SENİ İZLEDİM DUA SEKİSİNDEN
Seni izledim dua sekisinden
Bir gün iniminde
Güneşin son hüzmeleri bırakırken Torosları
Son ışıkları fersizce Kızılinde
Bülbüller eşlik ediyordu sesleriyle Pinarlardan
Kocaman tesbih taneleri dökülürdü Çınarlardan
Bir kimsesiz Enik dolaşır ayağıma
Bir dıkım arar kenarlardan
Bir dıkım
Seni izledim Dua sekisinden
Bir gün batımında
Ala serçe son kez salladı başını
Bir ıslık çalarak tüğüldü
Onu bekleyen yuvasına
Katıldı yağmurun vurduğu Yumurtalarına ağlayan
Anacın YASINA
Mükremin kızılca
10-05-09
Güneyyurt
81-Zaman mı değişti Biz mi değiştik?/2
Gelin Kaynana barıştı
Evin içinde yarıştı
Zıtlık tarihe karıştı
Zaman mı değişti Biz mi değiştik?
Eşekler semer beğenmez
Güzeller Kemer beğenmez
Kuzular, emer; beğenmez
Zaman mı değişti Biz mi değiştik?
Ayrıldı sofra da Tabak
Beğenilmez oldu Kabak
Çay içerek doğar Bebek
Zaman mı değişti Biz mi değiştik?
Merdiven oldu Kebekler
Kaçmaz oldu Kelebekler
Arı yatmış şeker bekler
Zaman mı değişti Biz mi değiştik?
Doktor oldu otlar ev de
Şifa bul Eğiri gev de
Masalı bıraktı Dev de
Zaman mı değişti Biz mi değiştik?
Mükremin KIZILCA